ÖLÜMÜN PÜRTÜKLÜ YÜZEYİNE DOKUNUŞLAR
11/07/13 | YORUM SAYISI 0 | GÖRÜNTÜLENME 2695 |    Ters Dizgi
Ölümün Pürtüklü Yüzeyine Dokunuşlar

Kulp'a ölüm sessizliği çökmüş bu gece...

Gerçek bir ölümün içimizde çoğalttığı acı aralıklarında kendimiz üzerine düşünmenin kanatıcı sızısı...

Hemen yanı başımızda ölen insanlar, yasın yarattığı o kara delik, çığlıkların çağrıştırdığı ontolojik boşluk...

Yaşam yaratmak yerine öldürdüğümüz koca anlamların boğuntu hissi...

Kalbimize odaklanan anlamsızlık basınçlarında geri tepen yerlerimiz...

Üzerine düşünmekten kaçındığımız, gerçekliğine dokunduğumuz anda lal kesildiğimiz, içimizin derinliklerindeki kaçış çizgileri hattında bizi ontolojik sınırlarımızda dolaştıran o arsız arayış bulamacı...

"adalet" gerekliliğine odaklanmış bir öbür dünya düşleminin olunamazlığına dair septik anlarda, varoluşumuzu anlamsız kılan o derin çelişki...

Yaşam yaratamayan bir duygulanımın mazoşist tepkimelerinde, kendimizi sorumlu hissettiğimiz bütün acıların yoğunlaşan karmaşasıyla bükülen denklem...

"akleden kalb" bütünlüğünde birleştiremediğimiz içselliğimizin çatallanan yüzeyinde, pürtüklü acılardan devşirdiğimiz soyut hakikatlerin iğreti balgamı...

Direniş hattında peşi sıra ötelediğimiz iktidarın amansız kapma aygıtı...

Yersizyurtsuzlaşan bir aidiyetin göçebe kimliklenmelerinde sabitlenemeyen anlam noktaları...

Koordinatlara hapsedilmiş arzu makinalarının kendi üstüne kapanan bastırma ekonomisinin devülasyon çağı...

Gündelik yaşamın ekonomi politiğinde, duygusal özel mülkiyete atfettiğimiz liberal serbestçiliğin iktidara bulanan patriarkal hazımsızlığı...

Sahi bizi biz yapan anlam odacıklarından devşirdiğimiz büyük hikayeler çağında, umudu eksiğine bozduracak bir iyi yaşam idealindeki istem politiğinin gerçeklik tezahürü nedir acaba?...

ADNAN ÇELİK
tutunamayanlarJuly 11, 2013, 6:54
[1]
Çevrimiçi Üyeler
Üye Ziyaretçi