Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde bir dönem personele okuma yazma eğitimi vermiş olan Bedia Tuncer, bir taraftan da akıl hastalarıyla ilgilenmiş ve akıl hastalarının yazdıkları şiirleri derleyerek bir şiir kitabının yayınlanmasına vesile olmuş. 1964 senesinde Matbaa Teknisyenleri Basımevince İstanbul'da basılan kitap, belki de dünyada türünün tek örneği.
Akıl hastalarının yazdıkları şiirler
"Zorba kız kaçırır,
Kamarot kurşun kaçırır.
Karaborsacı döviz kaçırır,
Zengin hanım kürk kaçırır.
Ağa koyun kaçırır,
Orman eşkıyası kütük kaçırır.
Ve sonunda kaçırmak için bizlere,
elbette akıl kalır!"
33-B Servisinden
Y... K...
Gayri resmi edinilen bilgiye göre şiirler, 1961-1964 yılları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde personel eğitimi için Milli Eğitim Bakanlığınca görevlendirilmiş olan öğretmen Bedia Tuncer tarafından derlenmiş.
"Tanrım bana sabır ver;
Tahammülüm yok artık.
Gözüme bir perde ger,
Tahammülüm yok artık.
Bu deliler alemi,
Büktü benim belimi.
Bu bitmeyen elemi
Tanrım doldur çilemi."
Tuncer, derlediği kitabına neden inleme sesi anlamına gelen "İnilti" ismini koymuş bu da ayrıca enteresan; ama şu bir gerçek ki akıl hastası deyip geçtiğimiz insanların aslında ne denli bir iç dünyaları olduğunu, kendilerini ifade etmek istedikleri zaman gerçekten ifade edebildiklerini, belki de onların kendilerini böyle toplumdan soyutlamalarının ardında onları dinleyen birilerinin olmaması yatıyor da olabilir.
İşte o şiirlerden bazıları;
FİLOZOF ET
Doğdum büyüdüm okuma, başıma oldu dert;
Askerlik çağı, vazife itham, emir, terhis et...
Dünya evi varmış, anladım o da dert!...
Alnıma çizilmiş tımarhane elim akibet cür'et
Sonu ne olur bilmem ne bir adalet?
Uyan kabrinden ey ünlü filozof sokrat,
Yolunu öğret beni de filozof et...
Ya da Allahım yeter azat et!...
Bazı şiirlerin başlığının altında ise "Hastabakıcıların (personellerin) okuma yazma öğretmeni Bayan Bedia'ya ithaf" edildiği belirtilmiş. Buradan Bedia Tuncer'in akıl hastalarının büyük sevgisini kazandığını da anlıyoruz.
M.T.Ö. isimli bir hasta ise isminin Nalan konmamasından yakınıyor şiirinde. Hastanın muhtemelen kadın olduğu anlaşılıyor.
"Nalan olmalı idi benim adım.
Çünkü daima ağladım.
Tek arkadaşımdır hicran,
Çünkü benim asıl adım Nalan.
"Günlerim taburcu olmamı beklemekle geçiyor.
Gençliğim delilere hoş görünmekle bitiyor.
Gün güne her gün daha çok eriyorum.
Güldüğümü rüyamda pek az görüyorum."
Şiirlerden bir tanesi "Şizofreni" ismini taşıyor ve şairimiz! kendisini akıl hastası olarak görenlere şaştığını ifade ediyor. Şiirin altına Bedia Tuncer'in aldığı not ise enteresan:
"Günde16 paket sigara içen hastanın şiirlerinden biri daha. Bu hastanın sigara içişi kadar giyinişi de enteresandır."
Yazarlar Betül Yalçıner, Peykan Gökalp, Cem Mumcu, Okyan Us Yayınlarından çıkan "Bakırköy Akıl Hastanesinin Gizli Tarihi" ni 2009 yılında yayınladılar. Oradan bir alıntı yaparak son vermek istiyorum:
"Bir hasta yatmıştı. Dosyasında, çıplak bir şekilde E-5'i trafiğe kapattığı için polis tarafından getirildiği notu vardı. Neden yaptığını sorduğumda, 'ceketkaplumbağaseykobeşezdiler' dedi manisinin verdiği hızla, tek kelimeymiş gibi... Sonradan anladım ki, bir kaplumbağanın ezildiğini görünce sinirlenmiş, yolun ortasına dikilmiş; ama insanlar sağından solundan geçmeyi sürdürünce, soyunup giysilerini ve saatini (Seiko 5) koyarak yolu kesmeye çalışmış ama onları da ezerek geçmişler."
Şiirlerin tamamına ulaşabileceğiniz link
$2
Volkan DURMAZ
Mağara Dergisi
$2