NUBİŞTEN FERHÂD SÛRET-İ ŞİRİN-RA BER-SENG
ŞEYHİ
Turup Ferhâd yirinden ferah-nâk
Kuşandı mest-i şeydâ cüşt ü çâlâk
Pes itdiler bir ulu taga irşâd
Ki kûh-ı Bisütûn dinür ana ad
Anunçün kim kamu seng idi hâre
Katı buhl ehli gönli bigi kara
Bu da’vâ-gâhdan âşüfte Ferhâd
Yügürdi ol taga-dek şöyle kim bâd
Çü taş işini itmiş idi pîşe
Eline aldı evvel tîg ü tîşe
Kaya şeklinde kıldı nakş ü tasir
Ki nakkaş idemez kâğıda tahrir
Temâsil itdi dürlü işret-engiz
Hemân Gülgûn u Şîrîn Şâh u Şebdîz
Yazar şîşeyle taşa şekl-i Şîrîn
Niteki Erjeng nakşın Mânî-i Çîn
Şu resme kim kimesne görse nâ-gâh
Kalurdı ol nakşa hayrân eyleyûp âh
Rivayetdür ki bir yiğit safâdan
Olur ol sûrete âşık havâdan
Nice yıl kaldı karşusına hayrân
Ki bir kuyruk bulundu sonra dermân
Eritdi yüreği yağın anası
Ki kuyruk oldu ol derdün devâsı
Ecep mi derde dermân olsa kuyruk
Ki şimdi kuyruk ile oldı buyruk
Bu kuyrukla cihân rûbâhı bâzî
Nice bin gürg ü şîre virdi bâzî
Sakın kuyruhdan erzân oldısa narh
Ki tograr eridür bu tâbe-i çarh
HAR-NÂME’NİN TÜRKÇESİ
Zayıf bir eşek vardı
Yük çekmekten anası ağlardı
Bazen odun çeker, bazen su taşırdı
Gece gündüz sıkıntılıydı
O kadar ağır yükler taşıdı ki
Yaralardan tüyü kalmadı
Eti ve derisi de kalmadı
Teri yükler altında kan gibi akıyordu
Onu görenler
Sanki bir iskelet gidiyor diyordu
Dudağı sarkmış, çenesi düşmüştü
Arkasına sinek konsa yoruluyordu
Gözü bir avuç saman görünceye dek
Teni kıyım kıyım doğranırdı
Kargaların derneğini dinler
Sineğin gezip dolaşmasını izlerdi
Sırtında palan alınsa
Geri kalan sanki bir köpekti
Bir gün sahibi onu himaye eder gözetir
Ona iyilik eder
Sırtından palanını alır ve otlamaya salar
Eşek otlayarak ilerler
Otlakta yürüyen öküzleri görür
Gözleri ateşli, göğüsleri gergin ve dolgun
Otlağı sömürüp yerlerdi
Ki kıllarını çekince kanları damlardı
Bazılarının boynuzları ay gibi
Kimisinin de halka halka yay gibi
Böğürdüler mi dağlar
Çın çın öterdi
Miskin eşek gezip dolaşırken
Sığırları görünce şaştı kaldı
İçleri rahat yürüyorlar
Bazen de dinleniyorlardı
Ne yular dertleri vardı ne palan üzüntüsü
Ne de yük altında hasta ve şikayetçiydiler
Eşek bu hali garip buldu çok şaşırdı
Kendi durumunu gözünün önüne getirdi
Dedi ki "Biz bunlarla aynı yaratılışdayız
Elde ayakta şekilde aynıyız
Bunların başına taç giydirilmesi neden
Bize bu ihtiyaç ve yoksulluk neden
Gerçi bizi arpa özlemi ok ve yay haline getirdi
Bunların boynuzunu kim ay etti
Dedi ki "Eşeklerin en akıllısı falancadan
Başkası bu müşkilimi halledemez
Gerçekten de kavrayışlı bir eşek vardı
Hem üst sınıfta hem zekiydi
Yük altında yağları eritip
Çok çağlar görmüş geçirmişti
Nuh’un gemisine girerken
Şeytana kuyruğuyla yol vermişti
Üzeyr’in eşeği öldükten sonra dirilirken
Yatağını ben serdiydim dermiş
Sesi güzeldir, ustadır diye
Mesih’in eşeği ona hürmet edermiş
Kulağından kurtlar korkar
Çomağından arslan ürkerdi
Bizim miskin eşek o ulu eşeğin yanına vardı
Yüz sürdü dedi ki ey yüce kişi
Sen eşekler içinde en olgun eşeksin
Akıllısın şeyhsin ehilsin, fazılsın
Senin bulacağın çözümlerle kötülük ortadan kalkarsa
Deccal eşeğine sağır, kör diyecekler
Sen müminlere yol gösterici menzillerine götürücüsün
Tanrı yolunu tutmuş kişilerin eşeği olma şerefine erdin
Soyun sopun hatiplere konu oldu
Ediblere de nefesin hoş gelir
Kuşku yok sen eşeksin bilgesin büyüksün
Benim bir sorun var kerem eyle bunu hallet
Bugün otlakta öküzler gördüm
Göğüslerini gererek yürüyorlardı
Her biri semiz ve kuvvetli
İçleri dışları yağlı etli
Bize nedenini açıkla. Şu sultanlık tacı
Niçin bunlara layık görüldü
Gökyüzünde bizim yıldızımız yok mu
Yeryüzünde boynuzumuz olmadı
Eşek nasıl sığırdan aşağı olur
Çünkü insanlar şu örneği veriyor
Eşek hakir ve anlayışsız olsa da
Yük taşıdığı için azizdir
Madem yük taşımakta biz onlardan üstünüz
Peki neden biz boynuza layık olmadık
Pir eşek dedi ki
Ey bela bağına tutsak olmuş eşek
Bu işin aslını astarını dinle
Aklında noksanlık yoksa nedenini anla
Yaratan Allah öküzü yaratınca
Öküzleri rızk nedeni kıldı
Öküzler gece gündüz buğday işler
Buğday otlar buğday dişlerler
Aziz buğdaya bu öküzler besep olduğu için
Allah bunlara o yüceliği verdi
Devlet tacı başlarına kondu
İçleri ve dışları yağ ile et ile doldu
Bizim büyük işimiz odundur
İçimize ateş koyan o değersiz nesnedir
Gerçek buyruksa
Boynuz bir yana kulak ve kuyruk bile bize çoktur
Cılız, hasta, dertli eşek
Pir eşeğin yanından dertleri artmış olarak ayrıldı
Kendi kendine bu işin aslı kolaylaştı dedi
Çünkü kitaptaki bölüm açıklandı
Gideyim ben de buğday işleyeyim
O işte yazlayıp kışlayayım
Daha ne kadar odunla dayak yiyeceğim
Oküzler gibi buğdayla uğraşıp yücelikler bulayım
Giderken yeşermiş bir ekin tarlası gördü
Sanki o ekine kin tutardı
Aşkla tarlaya gidip işlemeye başladı
Bazen ayağıyla çiğniyor bazen dişiyle yiyordu
Yeşermiş arpayı gören aç eşek
Can derdine ilaç buldu
Arpayı istekle kavradığı her keresinde
Toprağını da eşek yüküyle götürdü
Ekini öylesine iştahla yedi ki tarla çıplak kaldı
Görenler ne acayip ekilmemiş tarla derdi
Yiye yiye karnı doydu müziğe başladı
Yere yattı yuvarlandı ağnandı
Söyleyip çağırmaya
Ağır yüklerini anarak anırmaya başladı
Bir nüktedan kişi demiş ki
Nimetler ezgisiz olunca gam olur
Sonra içindeki neşesi taşınca
Nevva-yı uşşak makamını tutturdu
Gitgide sesini yükseltti
Muhayyer makamda anırmayı sürdürdü
Cihanın yüz karası sesini öyle yükseltti ki
Nağme düzmek bir yana ahengi bozdu
Eşek seslerin en çirkinini çıkarınca
Ekinli tarlanın sahibi sesini duydu
Eline sopayı aldığı gibi yola çıktı
Tarlasının halini görünce inledi
Gördü ki tarla ekinden temizlenmiş
Yeşil tarla kara toprak olmuş
Küfretmekle yüreği soğumadı
Eşeği döverek kendisini yatıştıramadı
Bıçağını çekip başka yerlerini bıraktı
Ama eşeğin kulağını ve kuyruğunu kesti
Eşek gözyaşı içinde kan dökerek
Canı acıyarak kaçmaya başladı
Yolda aniden karşısına pir eşek çıktı
Ne olduğunu sordu,eşek feryat figan
Yalvarıp inleyerek dedi ki ey pir
Koca tilki gibi kurnaz ve hilekar eşek
Batıl isteyerek haktan ayrıldım
Boynuz umdum kulaktan ayrıldım
Gam yükünü çeken ve tasa balçığına
Şaşkın sersem bir halde saplanan o topal eşek benim
Ne ağır yükü kaldıracak halim var
Ne de taşımama biraz yardım eden var
Arpaya muhtaç yoksul bir eşekken
Başıma taç konmasını beklerdim
Helalinden rızk isterken
Bütün servetimi haramilere kaptırdım
Eğer o domuzlar için buyruk çıkmazsa
Ah, gitti bizim kulak ile kuyruğumuz
Padişahın hükmüne
Felek kuldur köledir
Bir iki baldırı çıplak da kim oluyor ki
Padişahın nişanlı buyruğunun tersine hareket edebilsin
Padişahın öfkesi ki eğer
Felek başkaldırsa onu bile yerle bir eder
Benim inleme ve feryatlarım göklere çıktı
Adalet ey adil padişah adalet
Şeyhi, inilti ve ahını fazla uzatma
Senin şahlar şahı büyük padişahın nüktedandır, bilir
Onun lütuf ve ihsanının artmasını istersen
Devlet için dua etmekte kusur eyleme
Varsın bu uygunsuz, ters işler yapan zaman
Cahile naz, ehil olanlara da niyaz verirse de
Fesat dünya her ne kadar
Bilgiliyi dışarda tutup cahili has dostlar arasına soksa da
O padişahın işi izzet ve naz etmek
Düşmanın işi de gam çekmek ve yalvarmak olsun