UÇUN KUŞLAR
Uçun kuşlar uçun!.. Doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sünbül vardır.
Ormanlar koynunda, bir serin dere.
Dikenler içinde sarı gül vardır.
O çay ağır akar yorgun mu bilmem?
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.
Orda geçti benim güzel günlerim,
O demleri anıp bu gün inlerim;
Destan-i ömrümü okur dinlerim
İçimde oralı bir bülbül vardır.
Uçun kuşlar uçun! Burda vefa yok!
Öyle akar sular, öyle hava yok!
Feryadıma karşı aks-i şada yok!
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.
Hey Rıza, kederin başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın.
Sende -derya gibi- dâima taşkın,
Dâima çalkanır bir gönül vardır!
Serzeniş
Yürü hey bi-vefa hercai güzel,
Gönlüm o sevdadan vaz geldi geçti;
Soldu açılmadan gonce-i emel,
Sonbahara erdik yaz geldi geçti.
Sana şerhederken hicran-ı aşkı
Dizinde okudum destan-ı aşkı
Buselerle aldım peyman-ı aşkı
Unutma arada söz geldi geçti.
Hüsnüne bu kadar niçin övündün?
Bir yanar ateştin sinemde; söndün!
Ahd-ü peyman ettin sözünden döndün
O da bir hevesmiş tez geldi geçti.