"AÇLIK"
03/02/14 | YORUM SAYISI 2 | GÖRÜNTÜLENME 2845 | Ters Dizgi
Üzgünüm ama yeterince bu durumdan sıkıldığımı belirtmek zorunda hissetmem benim suçum değil… Artık sadece herkesin aynı bakış açısı aynı düşünce tarzına bürünmesi beni bazen delirtiyor evet doğru anladın delirtiyor… Aslında eskiden bazen olan bu durumun şimdilerde sık sık yaşanması beni çıldırttı. Bugün çok değil 16 yaşındaki bir kızın annesiyle halk pazarında iken annesinin o esnada kilosu 3 lira olan patatesi tartmak için çabaya giriştiği sırada kızının aniden tüm pazarı saran çığlıklarına kulak vermesi beni bile yolda yürürken dönüp arkama bakmama sebebiyet veren yegane şeyin nedeni küçük hanımın elindeki android denilen telefonun yere düşmesi ve akabinde ekran camının çatlamasıymış belki de size şaka gibi gelebilir ama buna şahit olmam olayın gerçekliğini gözler önüne bir nebzede olsa seriyordu… Sadece bir telefonun insan hayatındaki önemine şahit oluşum ciddi anlamda artık insanlardan tiksinmeme sebebiyet verdi evet bu doğru insanoğlundan kâfi derecece tiksiniyorum ve bundan da bir nebze olsun pişmanlık dahi duymuyorum! Albert Einste’in haklı çıktı dedim kendi kendime bu rezilliği gördükten sonra toplumların geleceğini nasılda önceden hissetmiş üstad! Yakında aptal bir toplum yetişecek dediğinde belki ona kızanlar olmuştur o dönemlerde ama şimdi insanları gördükçe ona hak vermemek elde değil. Sadece telefon mu? Telefon dağın sadece görünen kısmı bir yanda bir kısım giderek para çukuruna düşerken diğer taraftan bir kısım da parasızlıktan mezar çukuruna düşmesi ve bunu biz insanların yine başka insanların egoist düşünce ve takıntıları sebebiyle olması işte sorunun ana sebebi bu BENCİLLİK..! Bugün doğudan yoksul insanlar aylık ücreti yüksek olduğu gerekçesiyle İstanbul’da ki kot taşlama fabrikalarına çalışmak için geldiklerinde Hale'nin, Jale'nin, Berkin kotlarını taşladığında nereden bilebilirdi 6 ay sonra ölümcül bir hastalığın pençesine düşeceğini bilmiyordu ve yahut biliyordu ama parasızlık duygusu daha ağır bastığı için göz göre göre bir hayat ölüme gidiyordu ve bizde o sıralarda markalı kotların kataloglarına bakmaktan kendimizi alıkoyamıyorduk talep ne kadar fazla olduysa Ahmet Mehmet bir adım daha ölüme gidiyordu evet gidiyordu tam da biz aynada üzerimizdeki kotun ne kadar yakıştığına bakarken..! Neydi bu? Eskilerin dediği gibi çivisi falan mı çıkmıştı? Dünyanın yoksa gerektiği gibi miydi her şey öyle olmasaydı bu kadar insan fabrikadan çıkar gibi bu olanlara göz yumabilir miydi? Neydi bu dedim kendime bir gece vakti… Çığlıklar attım içimden yalnız başıma, odamdan ufak ve cılız bir ses yükseldi çok derinden
geldiği kesindi ama duyulduğunda üzerimdeki etkisi sesin cılız olmasındaki etkiden biraz fazlaydı. Uzaktaki ses fısıldadı ve dedi ki: AÇLIK, AÇLIK, AÇLIK..! Haklı dedim kendime evet haklıydı ancak insanın bir şey üzerindeki o çok fazla aşırı olmasını istediği duygunun tarifi AÇLIK olabilirdi. Burnuma kötü kokular geliyordu televizyonda haber esnasında müziklerin verilmesi, insanların aile kurmak için değil sadece kendilerini garanti altına alabilmek için yapılan zaruri fakat moda gibi yapılan evlilikler ve akabinde bu garantörlüğü daha da sağlamlaştırmak için üreme yoluna girilmesi kendi mutsuz hayatlarına yeni mutsuz insanlar dahil etmeleri, sokakta birbirlerini gördüklerinde tanımayan insanların çeşitli arkadaşlık sitelerinde can dostum muhabbetlerine girmesi, yedikleri yemeklerin, içtikleri içeceklerin fotoğraflarını çekip bu sosyal medyalarda insanların gözüne sokar gibi göstermeleri, acaba onlar bugün ne yedi diye düşünmeden bide onlardan bu fotoğrafları beğenmeleri için rica etmeleri ha bu arada eğer mümkünse yorum yapmaları, memlekette bu kadar sorun varken duyarlı vatandaş edalarıyla olaylardan da haberim var izlenimi yaratmak için birkaç haber paylaşmaları, üzerindeki kürke ödediği paranın hadi hesabı son aldığı kredi kartı ekstrasında bile devam ederken utanmadan hayvan haklarından naralar atıp birkaç derisi soyulmuş ve katledilmiş hayvan resimleri paylaşırken beni belki de benim gibi azınlıkta kalan insanları kandırdıklarını zannediyorlardı, aslında belki de bu durum sadece modaydı ve yapmaları gerektiğini düşündükleri için yapıyorlardı yani işin doğrusu üstad ne ben nede benim gibiler bu çürümüş bu yok olmuş toplum üzerinde belirli bir etkiye tabi değildik haklı olan o gün odamda çığlıklar atarken duyduğum sesti AÇLIK evet açlıktı insanları bu boktan hale sokan… Ve artık bugünden sonra daha bir dikkatli baktım çevreme daha bir önemle izledim bugün haberleri daha fazla 3. Sayfa haberlerini okudum sadece onlarla da yetinmedim artık köşe yazarlarına daha bir itinayla yaklaştım ideolojisi hayat görüşümle uyuşmadığı halde onları da okumaya başladım, gördüklerim izlediklerim ve okuduklarım beni daha da bir çıkmazın içine sürükledi tuhaf çok tuhaftı karşılaştığım durumlar yaşadıklarım kalp kırıcıydı ve duygu yorucuydu ve sordum kendime bu durum nereye kadar gidecek diye...!
Pazarda telefonu düşen kızla ilgili şunu söylemek mümkün, ticari algı yönetimi çok başarılı misal:
Çin'de 17 yaşındaki bir genç, iPhone ve iPad alabilmek için böbreklerinden birini sattı
$2
iPhone almak için çocuklarını sattılar!
$2
İphone almak için doğmamış çocuklarını satıyorlar
$2
iphone kuyruğu
$2
İphone miksere atılırsa
Hepsi tek tek incelenebilir elbette, yalnız sonuncuya değinecek olursak, Bir insan neden bir telefonu miksere atmak ister, yada kaynayan suya atmak ister. Bu güne kadar herhangi bir elektronik aletle ilgili böyle birşey yapıldığını görmedik.
Daha önce hiç görmediğimiz ve nasıl tüketildiğiyle ilgili bilgimiz olmayan bir yiyecek olsa, muhtemelen bu testler anlamlı olurdu. İşte oluşturulmak istenen algıda bunun gibi, tanımlanamayan, daha önce görmediğiniz birşey, süprizler yaratabilir birşey, belkide uzaydan geldi gibi bir algı. Tabi tüketici olarak bu sürekli gözümüze sokulan bu algının berisinde durmakta düşünmek için tembellik edenler için daha zor olacaktır.
Açıkcası benim dikkatimi bir telefonun haşlanması değil o telefonu almak için adamın böbreğini satması daha çok çekti yani durum sandığımdan daha vahim bir durummuş
[1]