1856 yılında Bordeaux’da dünyaya gelen Jean Eugène Auguste Atget’i yetim olduğu için amcası büyütmüştür. Daha genç bir delikanlıyken ciddi bir karar verdi ve Fransa’nın taşra kentinden Paris’e doğru yola koyuldu ve bu adımın, verdiği en iyi karar olduğuna inandı hayatı boyunca.
Atget Paris tutkunudur ve bu yüzden Paris’in binlerce fotoğrafını çekmiştir. Eski ve terkedilmiş sokakları, köhne evleri ve insansız dış mekanları fotoğraflamaya özel ilgi duymuştur.
Teknik olarak değerlendirecek olursak, mimari ve still life ona en yakın alanlar olduğu için hep bu yönde ilerletmiştir kendini. Ancak bazı serilerinde bu tekniğin dışına çıkmıştır ki bu da, bir işvereninin isteği üzerine, istemeyerek de olsa Paris’teki sokak fahişelerinin de resimlerini çekmiş olmasıdır.
Hiçbir zaman filtre kullanmayan Atget, içeride yaptığı çalışmaları için herhangi bir yapay ışık uygulamayı reddetmiş sadece doğal ışığı kullanmıştır.
Fotoğraflarında güneşi karşısına alarak, değişik gölgeler ve ışık oyunları oluşturarak çok beğendiği atmosferik perspektif öğesini yakalamaya çalışmıştır.
Hızlı lens ve emülsiyonların avantajlarından faydalanmayı düşünmemiş, fotoğraflarındaki problemleri elindeki materyallerin kapasitesiyle ortadan kaldırmaya çalışmıştır.
O zamanlar, ekipman ve materyaller çalışmaya hızlı bir şekilde müdahale etmeye elverişli olmadığından, günün erken saatlerinden gün bitimine kadar büyük bir çaba harcamıştır.
Atget’in fotoğrafları, fotoğrafçılığın bir makineden ibaret olmadığının büyük bir kanıtıdır.
Onun için kamera bir araçtır, hayatın yoğun bir biçimde farkına varılabilmemiz için.