Robert Frank 1959 yılında gerçekleştirdiği The Americans çalışması ile gelecek vadeden fotoğrafçılardan biri olarak anılmasına rağmen, kendini sadece fotoğraf alanında değil, avant-garde sinema alanında ispatlamış bir isimdir. 1928 İsviçre doğumlu olan Frank,1947 yılında göçmen olarak ABD’ye yerleşir. 1955 yılında ABD’yi baştan başa gezerek 687 makara film çeker. 1959 yılında bu çalışmadan derlediği 83 adet siyah beyaz fotoğrafı The Americas adlı kitabında yayınlar.
The Americans adlı çalışma günümüzün Çağdaş Amerikan fotoğrafının baş yapıtlarından Kabul edilir, M.Ellen Mark, Elliot Erwitt, Diane Arbus gibi dikkat çekici olarak adlandırılan fotoğrafçıların çalışmalarında dolaysız bir biçimde izlerine rastlayabileceğimiz bir etki bırakır.
Frank’in gerçekleştirdiği çalışmanın kaynağına indiğimiz zaman 1937 yılında kurulan FSA Projesi ve Photo League’in fotoğraflarının etkilerini görebiliriz. Bu iki çalışmada 1929’deki büyük buhranın (ekonomik kriz) ardından Amerikan Sosyal yaşamına ışık tutan çalışmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Farm Security Administration, hükümet tarafından 1935 yılında ekonomik krizden etkilenen çiftçiler için kurulan yardım kuruluşudur. 1937 yılında kuruluş, bünyesine kattığı ona yakın fotoğrafçı ile çiftçilerin yaşam koşullarını belgelemeye yönelik bir proje başlatır.
Roy Stryker adlı bir akademisyen başkanlığında, Arthur Rothstein isimli bir bilimsel fotoğrafçı, foto muhabirleri Carl Mydans, Walker Evans, Belgesel Fotoğrafçı Dorothea Lange ve ressam Ben Shahn tarafından örgütlenen topluluk, 1940’lı yılların ilk yıllarına kadar çalışmalarını sürdürür. FSA’nın karşılaştığı en büyük zorluk, Amerikan uygarlığı düşüncesine tamamen kökten bir biçimde farklı olan bir sınıf ve eylemi görüntülemeleridir.
Özellikle Amerikanın güney bölgesinde gerçekleştirdikleri çalışmalarında, hor görülen zenciler ve fakir beyazları görüntülerler. Çalışmanın ilk yılında daha politik bir yaklaşımla güçlükler görüntülenirken, 1938 yılında çekilen fotoğraflarda, kırsal yaşama dair daha olumlu ve ılımlı bir hava sezilmektedir. Hükümet adına çalışmalarından dolayı yaşanan bu biçimsel ve ideolojik değişime rağmen, gerçekleştirdikleri çalışmalar, Amerikan sosyal yaşamına farklı (hatta ideolojik) bir bakışın ilk örnekleri olarak ardından gelen yeni kuşak Amerikan fotoğrafçılarını etkilemiştir.
FSA ile hemem hemen aynı içeriksel parallelikte ancak bağımsız olarak kurulan Photo-League, bu yeni sosyal-belgesel tarzın gelişmesine öncülük etmiştir. Robert Frank’ın da bünyesinde bulunduğu birlik FSA’ya kıyasla daha radikal fotoğrafçılar tarafından oluşturulur. Birlik, 1936 yılından, "Komünist avı" esnasında dağıldığı 1951 yılına kadar gerçekleştirdiği toplantılar, sergiler ve workshoplar ile ismini duyurur. Paul Strand gibi fotoğraf tarihinin en önemli isimlerinden birinin de bünyesinde bulunduğu birlik, Aaron Siskind’in 1936 yılında gerçekleştirdiği Harlem Projesi sergisi ile ilk sergisini açar ve topluluk, Bresson ve Bravo’nun da dahil olduğu pek çok fotoğrafçının sergisini düzenler.
Özellikle Bravo’nun çalışmaları ile başlayan metaforik eğilim, doğrudan Robert Frank’in çalışmalarına da yansır. Birlik çalışmalarını sokaklarda, iş yerlerinde ve yaşam alanlarında gerçekleştirir. Çekilen fotoğraflar canlı ve hareketli insan yaşamı ve karanlık fonlar ile kontrastlık oluşturan dışavurumcu etkiler içerir. FSA’nın statik fotoğraflarına kıyasla birliğin fotoğrafları dinamik ve politik öğeler içermektedir.
Frank’ın çalışmalarının, genel yapısı itibariyle, Eugene Smith’in temellerini attığı foto röportaj tarzının da izlerini taşımaktadır. Ancak, Frank ve Smith’in röportaj tarzları arasındaki temel fark söylem bağlamında karşımıza çıkmaktadır. Smith’in röportajları göz önünde bulundurulduğunda, söylemin eleştirel olmaktan çok, nesnesinin halinden anlayan naif çalışmalar olduğu gözlemlenmektedir. Frank’ın söylemi ise daha eleştireldir. Smith daha nesnel bir açıdan bakarken,
Frank’ın fotoğrafları ise daha öznel bir yaklaşım ile izleyiciyi yönlendiren öğeler içerir, nesnesi ile empati kurar. Frank fotoğrafı soru sormak, belirsizlik uyandırmak ve görsel ikonları süslemek yerine onlarla tartışmak için kullanır. Frank’ın yaptığı çalışma, aynı zamanda 2. Dünya Savaşı-Vietnam Savaşı arası kültürel ve kurumsal değişimlere ışık tutar ve bize 60’lı yılların sonunda yaşanacak olan toplumsal hareketleri önceleyen izler sunar. Robert Frank’ın çalışmaları çağdaşı William Klein ile de benzerlik taşır. Fotoğraflarında geliştirdiği, estetik biçim karşıtı ve açık uçlu olarak adlandırılabilir. Her ikisi de Walker Evans’ın kariyeri ve görsel deneyimlerinden doğrudan etkilenmişlerdir.
Frank The Americans deneyiminin ardından Peru’ya gider. The Americans’ın getirdiği ticari başarının baskısından kurtulmak için giriştiği projesinde, önceki çalışmasında elde ettiği başarıyı yakalayamaz. Pek çokları fotoğrafı arka plana itip film işine yönelmesinin sebebi olarak bu gelişmeyi göstermiştir.
The Americans: İzlenim
Bu albümde Frank’ın sinemasal montajdaki becerisini, doğrudan fotoğraflarına yansıtmıştır. Kitabın yapısına baktığmız zaman da 83 fotoğrafın birbirini tıpkı bir metamorfoz içerisinde takip ettiğini gözlemlememiz mümkündür. Bir sayfadaki yol çizgisi diğer sayfada bayrağın üzerindeki çizgilere, başka bir bayrak üzerindeki yıldızlar diğer sayfada, bir parka üzerindeki yıldız şeklindeki ışıklara dönüşebiliyor. Frank’ın özellikle tercih ettiği motifler olarak, bayraklar, arabalar, şapkalar, mezarlıklar ve ölümle ilgili diğer işaretler kitabın bütününe yayılmıştır. Kimi zaman tek başına pek de etkili olmayan fotoğraflar, diğer fotoğraflarla ilişki içerisine girdikleri zaman etkili hale dönüşmüşlerdir. 1960’lardan, 1980’lere dek kitabın biçimsel yapısı Diane Arbus, Lee Friedlander, Mary Ellen Mark, Garry Winogrand, Bruce Davidson gibi isimlerin de albümlerinin biçimsel yapısını etkilemiştir. Frank’ın çalışmaları günümüzde de etkin bir biçimde varlığını sürdüren yeni-belgesel olarak adlandırılan akımın doğuşunda Edward Steichen’in öncülüğünde düzenlenen Family of Man sergisi ile birlikte etkili olmuştur.