(d. 1959, İstanbul) Türk yönetmen, senarist ve fotoğraf sanatçısı.

Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde iki yıl sinema eğitimi gördü. 1980'lerde kimi portfolyoları Gergedan gibi dönemin nitelikli kültür ve sanat dergilerinde yayınlanan Ceylan, yaptığı dört filmin de, yönetmenliğini, senaristliğini ve yapımcılığını üstlendi. Sinemaya Koza adlı kısa filmiyle adımını atan Ceylan bu filmiyle, Cannes Film Festivali'nin ilgili bölümüne katılma başarısını gösterdi. Ceylan 1997'de ilk uzun metrajlı filmi olan ve başta Berlin Film Festivali olarak pek çok dünya festivalinde gösterilen üç bölümlü, otobiyografik ve pastoral Kasaba filmini, 1999 yılında da bir meta-film olan ve ilk iki filmdeki otobiyografik izleği sürdüren ve büyük başarı kazanan Mayıs Sıkıntısı'nı çekti. Film, Berlin Film Festivali'nin yarışmalı bölümünde gösterilmişti.

56. Cannes Film Festivali’nde yarışan ve favori filmler arasında gösterilen Nuri Bilge Ceylan’ın 2002 yapımlı dram filmi Uzak, Altın Palmiye’den sonra festivalin ikinci önemli ödülü olan ‘Büyük Jüri Ödülü’nü (‘Grand Prix’) aldı. Filmde yalnız ve yabancılaşmış iki kuzeni oynayan filmin başrol oyuncuları Muzaffer Özdemir ve bir trafik kazasında ölen Mehmet Emin Toprak da ‘En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü paylaşarak Türk sinema tarihinin en parlak başarılarından birine imza attılar.

Ceylan'ın dördüncü uzun metrajı İklimler, 2006 Cannes Film Festivali'nin yarışmalı bölümüne kabul edildi. Ceylan'ın bugüne kadar çektiği en büyük bütçeli eser olan film, dijital görüntü teknolojisiyle kotarıldı ve görüntü yönetmenliğini Ceylan'ın kendisinin üstlenmediği ilk Nuri Bilge Ceylan filmi oldu. Filmin bir diğer önemli özelliği ise, Nuri Bilge Ceylan'ın bu kez kamera önüne de geçerek, eşi Ebru Ceylan'la başrolleri paylaşmış olmasıdır.










































































18/01/2009 01:15 - yazmış: rümrysa
hatırlamayı unuttuğumuzz bakışları ve kilometrelerce öteden daha yakından öznesiyle nesnesiyle yerleşmiş,doğllaşmış hayatları hoş karelerle, düşündüren karelerle bize yansıttığınız içiçn teşekkürler

06/10/2008 22:41 - yazmış: Esra Altunhan
Ne kar, ne yağmur ne de sen!

06/10/2008 22:41 - yazmış: Esra Altunhan
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!... Şehirlerin ancak onaylı kağıtlarla geçilebileceğini anlatamadığında kuşlara,geçinemeyeceğin bir kahır olur kalbin.Kabuğu kalkan yaralardan oluk oluk harfler saçılır ortalığa.Kendi elinle hazırladığın bu kaçınılmaz sonda iri elli bir kimsesizlik düşer payına.hayatın artık yüz vermediği saçları omuzlarına düşmüş bir inziva.Ebu zer den mektup beklediğinde,anladığında Descartes;i öldüren kahrı,o an anlarsın ki,hiç bir şey eskisi gibi olmaz

04/10/2008 00:09 - yazmış: janbar
niha em bi serma wek guwîzana rûyé me dixeritÎni re şer nakin, wé wek hevalekî me yî zarokatî dihesibînin û pé re car caran melanqolîk dibin li ber pencereyén xwe yén malén wé bi kalorîferan tén germ kirin. xwezî min dîsa wek beré xweşik pif kiriba camé û wéneyén tewlo-mewlo lé xéz bikra. ez édÎ ne wek beré berfhezim, ez édÎ yekî megalomanekÎ gemar û modernîzma ji xwe hezim! édî berf jÎ ji dil nabare, erd jî bi béhn şil nabe, baran jî min şil nake... xwedooooooooo ev çi ezabe!

02/10/2008 17:47 - yazmış: Esra Altunhan
Nuri Bilge Ceyalan ve janbar a.. Bir gece oturup bütün resimlerini yırtarsın.Seninle birlikte bir çok insanın da görüntüsü bir yerlerinden ayrılır..Avucunun içinden öpersin bir şarkının güzel olmayan her şeyi odunlarla yakmanın ne güzel olduğunu anlarsın

02/10/2008 17:46 - yazmış: Esra Altunhan
janbar in ayagimin altinta çatirdayan sözleri:) Bu fotoğraflara baktığımda nerden bileceksin aklıma ne geldiğini. Soğuk bir kış ve ayağımda yırtık bir ayakkabı. Sabahlar dargın. Ellerim buz tutmuş yağan kar tanelerinden teker teker arkadaşlarıma gönderdim. Akşama doğru.. Güzel olmayan her şeyi odunlarla yakmanın ne güzel olduğunu bilseydin..Sen çok yaşa Nuri.Hep bizimle ol!

02/10/2008 03:09 - yazmış: janbar
tu zani çi té bîra min ku ez li van fotoyan dinerim: zivistaneke sar... lingén min di potîneke qetîyayîde... şil, ji sibehé de... destén min qeşa girtîye ji gulofîtkén berfé ku min yek bi yek dawşandiye hevalén xwe... ber évarîye... her der herî û çirave... li malé şorbenîskek li ser soba ézinga de dikele... li ser hemû tiştén nexweş tîna ézingén dişewite bé te zanîba çi xweşe... tu her bijî Nurîyo! ji me kém nebe... :)

20/03/2008 12:41 - yazmış: hüzün yalnızca hüzün
öncelikle, Ceylan´ı kutluyorum. bütün kareler mükemmel olmuş. ama merak ettiğim niçin hüzün, mutsuzluk? tutunamayanları fotoğraflamak, bizlerin gözüyle tutunamayan tabi, mutluluğu ölümsüzleştirmekten daha değerli benim içinde. kareleri ölümsüz kılan biraz da yollar, upuzun ve hiç bitmeyecekmiş gibi görünen yollar.tıpkı hayatımız gibi.o yollar ki yemyeşil değil, ıpıslak ve kasvetli. bunu yakalamak ve ölümsüzleştirmek, yaşama bir başkaldırı, varoluşu sorgulamak gibi. yüzlerdeki o gizli, bazen açık, o umut..

02/03/2008 20:02 - yazmış: içindeydim
ceren öztep--o kadar etkileyiciydi ki fotoğraflar sanki içindeydim.. çok etkilendim...

17/02/2008 13:36 - yazmış: hayat
Esra Harmanda--Gerçekten çok güzel. hayat var fotoğraflarında...

04/02/2008 21:58 - yazmış: mükemmel
mehmet özgün--müzik eşliğinde kendimi birden Kars´ın ıssız ve soğuk sokaklarında ellerimi cebime atmış yalnız bi başıma dolaşırken buldum...harika

02/02/2008 12:05 - yazmış: Elinize sağlık
Oğuzhan Turan--Cidden çok güzel kareler yakalamışınız. Doğu insanının kalbinin saflığını temizliğini anlatmaya tek kare fotoğraf bile yetiyor. Çok ince çok anlamlı anları yakalayıp bizimle paylaştığınız için çok teşekkürler . .

22/01/2008 21:47 - yazmış: PARMAKLARINA SAĞLIK
FATMA GÜL--DOĞUYA HİÇ GİTMEDİM AMA SENİN SAYENDE KENDİMİ ORDA HİSSETTİM.HOCAM HİÇ KİMSE DOĞU İNSANINI BÖYLE GÜZEL ANLATAMAZ TEBRİK EDERİM BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİM