AMADEUS MOZART
06/07/13 | YORUM SAYISI 0 | GÖRÜNTÜLENME 4161 |    Ters Dizgi

Mozart, Leopold Mozart ve Anna Maria Pertl Mozart'ın oğlu olarak Salzburg'da Getreidegasse 9'un ön odasında doğmuştur. Burası Salzburg Başpiskoposunun başkentidir.

Günümüzde Avusturya'da bulunup, o dönemde Roma İmparatorluğu'nun bir parçasıdır. Kardeşleri arasında doğumdan sonra yaşayan sadece kız kardeşi, lakabı Nannerl olan, Maria Anna Mozart idi. Mozart doğumundan bir gün sonra St. Rupert Katedrali'nde vaftiz oldu. Vaftiz olduktan sonra ismi; Latince Joannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart oldu. Bu isimlerden ilk ikisi John Chrysostom, kilisenin rahiplerinden biriydi, ve bu isimleri günlük hayatında kullanmıyordu. İsmindeki dördüncü kelime Theophilus "Tanrı'nın sevdiği" manasındaydı, Mozart'ın hayatı süresince de bir çok kez Amadeus (Latince), Gottlieb (Almanca), Amadé (Fransızca) tercüme edildi. Mozart'ın babası Leopold oğlunun doğumunu yayımcı Johann Jakob Lotter'e "..çocuğun ismi Joannes Chrysostomus, Wolfgang, Gottlieb'dir" diye haber verir. Mozart en çok üçüncü ismini tercih etti, ve süslü "Amadeus" ismini takip eden yıllarda kullandı.

Mozart'ın babası Leopold Mozart (d. 1719 - ö. 1787) Avrupa'nın başlıca müzik hocalarından biriydi. İlgi çeken Versuch einer gründlichen Violinschule ders kitabı 1756'da; Mozart'ın doğduğu yıl yayımlandı. (Türkçesi, Keman Çalmanın Temel Prensiplerinin Bilimsel İncelenmesi) Kendisi Salzburg Başpiskoposunun orkestrasının şefiydi, ve oldukça başarılı bir enstrüman müziği bestekarıydı. Leopold bestekarlığı oğlunun olağanüstü müzik becerilerini gördükten sonra bıraktı. Bu ilk olarak Wolfgang 3 yaşındayken oldu, ve Leopold, Wolfgang'in başarılarından gurur duyararak, oğluna çok ağır bir şekilde müzik eğitimi verdi. Bu eğitiminde, klavye, keman ve organ gibi enstrümanları öğretti. Leopold sadece ilk yıllarında bu eğitimi verdi. Lopold'un Nannerl'in müzik kitabında, Wolfgang'in bir çok besteyi 4 yaşında öğrendiğini ve ilk bestesini, küçük bir Adante (K. 1a) ve Allegro (K. 1b)'yi 1761'de henüz beş yaşındayken yazdığını söylemektedir.



Gezi yılları

İlk yıllarında, Mozart bir çok Avrupa gezisine çıktı. Bunlardan ilki 1762 yılında, Münih'in Bavarya'sında Elector meydanında, aynı yıl da Prag ve Viyana'da imparatorluk meydanında gösteri yapmıştır. Uzun bir konser turu, 3 buçuk yıl sürer, ve Wolfgang'i babası ile beraber Münih, Mannheim, Paris, Londra (burada ünlü İtalyan çellocu Giovanni Battista Cirri ile çalmıştır), Lahey, tekrar Paris, Zürih, Donaueschingen ve Münih'de konserler vermiştir. Bu gezisi sırasında, Mozart bir çok ünlü müzisyenle tanışır ve kendisi de bu müzisyenlerin eserlerine aşina olur. En önemli esin kaynaklarından biri Johann Christian Bach'dır, O'nunla da 1764-1765 yıllarında Londra'da arkadaş olmuşlardır. Bach'ın eserleri bir çok kez Mozart'ın esinlendiği eserler olarak gösterilmiştir. Tekrar Viyana'ya 1767'de giderler ve burada 1768 yılının Kasım ayına kadar kalırlar. Bu gezi sırasında Mozart çiçek hastası olur, ve iyileşmesi babası Leopold tarafından Tanrı'nın oğlu için sevgisini temsil etmektedir.
Salzburg'da geçen bir yıl sonunda; üç kez İtalya'ya yolculuğa çıkmıştır. 1769 Kasım'ından, 1771 Mart'ına kadar, 1771'in Ağustos'undan Kasım ayına kadar, ve 1772 Ekim'inden 1773 Mart'ına kadar. Mozart bu dönemde üç opera besteler: "Mitridate Rè di Ponto" (1770), "Ascanio in Alba" (1771), ve "Lucio Silla" (1772). Üç opera da Milan'da oynanmıştır. Bu gezilerin ilkinde, Mozart Venedikte Andrea Luchesi ile ve G.B. Martini ile Bologna'da buluşur, ve Accademia Filarmonica'nın bir üyesi olarak kabul edilir. İtalya'daki yolculuğunun şu an efsanevi olan bir hikayesi de, Gregorio Allegri'nin Miserere'sini Sistine Chapel'de duyar ve tamamını hafızasından yazar, yalnız bunu yaparken parçadaki küçük hataları düzeltir, ve böylece Vatikan malının ilk illegal kopyasını üretir.
23 Eylül 1777'de annesi ile beraber Mozart; Münih, Mannheim ve Paris'i kapsayan bir Avrupa turuna gider. Mannheim'da, o dönemin en iyisi Mannheim orkestrası ile çalar. Aloysia Weber'e aşık olur, ancak O da daha sonra Wolfgang'den ayrılır. 4 yıl sonra da; Aloysia'nın kız kardeşi Constanze ile evlenir. Paris'e başarısız ziyareti sırasında da; annesi 1778 yılında ölür.

Viyana'da Mozart

1780 yılında, Mozart'ın ilk büyük operası Idomeneo Münih'de oynanır. Ertesi yıl, Viyana'yı patronu, Prens Başpiskopos Colloredo ile ziyaret eder. Salzburg'a geri döndüklerinde, opera şefi olan Mozart, isyanını arttırır ve başpiskopos'un müzik işleriyle ilgilenmek istemez. Bu düşüncelerini söylemesiyle de başpiskopos desteğini çeker. Mozart'ın açıklamasına göre, atılması; -resmen- "kıçına bir tekme yiyerek" olmuştur. Mozart bundan sonra, aristokrasinin ilgisiyle özgür olarak Viyana'da müziğini geliştirmek için yerleşir.
Bu bir nebzede Türk tarihi için önem taşır. Türklerin Avrupa'da moda olduğu o yıllarda, Mehter marşı'ndaki ritimden esinlenen Mozart, 11 numaralı la majör piyano sanatı'nın (K. 311) 3'üncü bölümünde "Ronda alla Turca" (Türk Marşı)'nı besteler. Bu beste halen, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm özel davetlerinin yanı sıra, ülke tanıtımında kullanılmaktadır ve belki de Türklere yazılmış Dünya'da en fazla tanınmış bestedir.

4 Ağustos 1782'de, babasının isteğiyle Constanze Weber (d. 1763 - ö. 1842) (ismi ayrıca Costanze diye de yazılır) ile evlenir. Constanze'nin babası Fridolin Weber, Carl Maris von Weber'in Franz Anton Weber'den üvey kardeşidir. 6 çocukları olmasına rağmen, sadece 2 tanesi çocukluktan sonra yaşar: Carl Thomas Mozart (d. 1784 - ö. 1858) ve Franz Xaver Wolfgang Mozart (d. 1791 - ö. 1844) (daha sonra küçük bir bestekar olmuştur). İki çocuğu da evlenmemiş ve ya da yetişkin olabilmiş çocuğu olmamıştır. Carl'ın Constanza isminde bir kızı olur, o da 1833'de çocukken ölür.
1782 yılı Mozart'ın kariyeri için hayırlı bir yıldır: operası "Die Entführung aus dem Serail" (Saraydan Kız Kaçırma) müthiş bir başarıya ulaşır. Bu operasında bahsedilen saray, Topkapı Sarayı'dır ve opera Türkiye'de geçmektedir. Selim Paşa'nın ve harem ağası Osman'ın tutsağı olan Konstanze ve hizmetçisini, Constanze'nin nişanlısı Belmonto kaçırmaya çalışır. En sonunda da Selim Paşa razı olur. Ardından konserlere çıkan Mozart, kendi piyano konçertolarının yönetmenliğinin yanı sıra, solo olarak da enstrümanlar çalar.

1782 ve 1783 yılları arasında, Mozart J.S. Bach ve G.F. Handel'in eserlerine sahip olan Baron Gottfried van Swieten sayesinde aşina olur. Mozart'ın bu eserleri çalışması üzerine, Barok tarzında yeni bir müzik tarzı ve dili yaratmasını sağlar. Die Zauberflöte (Sihirli Flüt) bu örneklerden biridir ve finali de 41. Senfoni'dir.

1783 yılında, Wolfgang ve Constanze; babası Leopold'u Salzburg'da ziyaret ederler ancak babası Constanze'yi iyi karşılamaz. Ancak bu ilham, Mozart'ın duasal eserlerinden biri, Große Messe (Do Minör yığını) henüz bitmemiş olsa da Salzburg'da gösterime girer ve hala en tanınmış eserlerindendir. Wolfgang eşi Constanze'nin Leopold'ün sevgisini almak için başrolde solo şarkı söylemesini sağlar.

Viyana'daki ilk yıllarında, Mozart Beethoven'ın da hocası olan 100'ün üzerinde senfoni bestelemiş Franz Joseph Haydn ile tanışır ve arkadaş olurlar. Haydn ne zaman Viyana'yı ziyaret etse beraber yaylı kuartet çalarlar. Mozart'ın Haydn'a çaldığı 6 kuartet (K. 387, K. 421, K. 428, K. 458, K. 464, and K. 465) 1782 ile 1785 yılları arasında yazılmıştır. Bunlar Haydn'ın Opus 33 setine karşı bir yanıttır. Haydn'a yazdığı bir mektupta Mozart şu sözleri yazar:
"Çocuklarını büyük bir dünyaya göndermeye karar veren bir baba, düşünmüştü ki onlara o dönemde meşhur bir insanın koruması ve öncülük etmesi gerektiğini, ve ortaya çıkan şuydu ki en iyi dostu olmuştu. Ben de aynı yolla, size 6 çocuğumu gönderiyorum... Lütfen onları nezaketle bir baba, bir yol gösterici ve bir arkadaş olarak alınız!... Ancak, size yalvarıyorum; lütfen babalarının gözlerinden kaçan hatalar için anlayış gösteriniz, ve bunlara rağmen, cömert dostluğunuzu buna oldukça saygı duyan kişiye."
Haydn bunun üzerine Mozart'a büyük bir hayranlık duydu, ve Mozart'ın son 3 serisini dinledikten sonra babası Leopold'a "Tanrı üzerine ve dürüst insanlığım üzerine size derim ki, çocuğunuz yüzyüze veyahutta ismiyle tanıdığım en büyük bestekardır: Zevki var, ve, daha önemlisi, bestekarlığın en derin bilgisine sahip."

1782 ila 1785 yılları arasında, Mozart piyano konçertolarında solo olarak çıktı bir seri konserler verir, ve en güzel çalışmaları olarak kabul edilir. Bu konserler finansal olarak da başarılı olmuştur. 1785'den sonra ise, Mozart daha az sahneye çıkar ve sadece bir kaç konçerto yazar. Maynard Solomon bunu Mozart'ın elindeki yaralardan dolayı olduğunu söylemektedir, başka bir bakış açısı da halkın artık aynı ilgiyi göstermemesidir.

Mozart 18'inci yüzyıldaki Avrupa'daki Aydınlanma Dönemi'nden de esinlenir, ve 1784 yılında Mason olur. Locası spesifik olarak deist yerine katoliktir, ve babası 1787'de ölmeden önce de babasını kendi inanışına çekmeye çalışır. Die Zauberflöte (Sihirli flüt), sondan ikinci operası, da masonik alegoriler içermektedir. Mozart ayrıca Haydn ile aynı mason locasındadır.

Mozart'ın hayatı nadiren finansal zorluklarla dolu geçmiştir. Ancak, bu yaşadığı zorluklar bir çok kez abartılmış ve romantikleştirilmiştir. Ancak, arkadaşlarından bir çok kez borç almıştır, ve bir çok borcu ödenmemiş şekilde ölmüştür. 1784 ile 1787 arasında bugün de ziyaret edilen Domgasse 5'de St. Stephen Katedrali arkasında, yedi odalı bir apartmanda yaşamıştır. Burada 1786'da "La nozze di Figaro" (Figaro'nun Düğünü")'nü bestelemiştir.



Mozart ve Prag

Mozart'ın Prag ve halkıyla özel bir ilişkisi vardır. Buradaki seyircisi, Figaro'yu Viyana'dakilerden daha fazla kutlamıştır. "Meine Prager verstehen mich" (Praglılarım beni anlıyor) sözü de Bohemya'da oldukça ünlü olmuştur. Bir çok turist, Prag'daki izlerini takip eder ve Mozart Müzesi, yaşadığı Bertramka Villası'nda oda orkestralarını dinlerler. Hayatının geri kalanında, Prag Mozart'a finansal olarak komisyonlarca destek sağlamıştır. Don Giovanni 29 Ekim 1787'de Estates Tiyatro'sunda gösterime girmiştir. Mozart son operası La Celemenza di Tito (Tito'nun merhameti) 6 Eylül 1791'de, yine bu şehirde Leopold II'nın Bohemya Krallığı taş giyme göreninde gerçekleşmiştir. Mozart bu görevi; Antonio Salieri'nin açıkca reddetmesi üzerine yapmıştır.

Son hastalığı ve ölümü

Mozart'ın son hastalığı ve ölümü incelenmesi oldukça zor bir konudur. Romantik efsaneler ve birbiriyle uyuşmayan teoriler mevcuttur. Bir çok araştırmacı, Mozart'ın hastalığının yükselme durumunda anlaşamaz - özellikle hangi noktada Mozart hastalığı hakkında haberdardı ve bu eserlerini etkiledi. Romantik bakış açısı, hastalığının giderek kötüye gittiğine ve bunun da eserlerine paralel bir şekilde yansıdığını savunur. Bunun karşısında ise, günümüzdeki bazı araştırmacılar da; durumunun iyi olduğunu ve ölümünün ailesi ve arkadaşlarına ani bir şok etkisi yarattığıydı. Mozart'ın son sözleri: "Ölümün tadı dudaklarımda... Bu dünyadan olmayan bir şey hissediyorum" dur. Hastalığının asıl sebebi de bir varsayımdır. Ölüm kayıtları "hitziges Frieselfieber" (mühim darı tanesi ateşi) der, ve bu sebebi modern tıpta açıklayıcı bir tanım değildir. Bir çok teori önerilmiştir, bunların arasında, trişinoz, cıva zehirlenmesi, ve ateşli romatizma da vardır. Hastaların kanatılması o dönemde genelde uygulanan bir anlayıştı, bu da sebepler arasında gösterilir.

Mozart; 5 Aralık 1791 tarihinde gece 1 sularında Viyana'da ölür. Hastalığının yükselmesi ile, son çalışması olan Requiem'e bir kaç gün önce başlamıştır. Popüler efsaneye göre, Mozart kendi ölümünü düşünerek bu besteyi yapmıştır, ve bu dünyadan sonrasından bir haberci bunu madii olarak desteklemiştir. Belgeselerdeki bulgular, bu anonim desteğin Schloss Stuppach Kontu Franz Walsegg tarafından geldiğini ispatlamıştır. Eserin büyük bir çoğunluğu da, Mozart'ın sağlığı yerindeyken yazılmıştır. Genç bir bestekar, ve Mozart'ın öğrencisi Franz Xaver Süssmayr; Constanze tarafından Requiem'i bitirmesi için görevlendirir. İlk görevlendirilen Süssmayr değildir, Constanze öncelikle Joseph Eybler'e başvurur, ancak Eybler beceremez ve görevi reddeder.

İsmi yazılmayan bir mezar taşıyla öldüğü için, genelde Mozart'ın parasız ve unutulmuş olarak öldüğü söylenir. Ancak, Viyana'da eskisi kadar yüksek yaşam standartlarında yaşamasa da, komisyonlardan iyi bir gelir elde ediyordu. Yılda yaklaşık olarak 10,000 florin kazanıyordu, bu da 2006'ya göre 42,000 Dolar (ya da 63,000 YTL) etmektedir. Söz konusu miktar O'nu 18'inci yüzyılda Dünya'da en fazla para kazanan %5'in içerisine sokar. Ancak, servetini kontrol edemiyordu. Annesi hakkında "Wolfgang ne zaman yeni bir şeyler kazanırsa, kendisini ve malını etrafına veriyordu" demiştir. Oldukça masraflı yaşamı da, o'nu bir çok kez kredi almaya yöneltmiştir. Bir çok yalvarış mektupları hala günümüzde vardır, ama fakirliğine değin harcamalarına olduğu kadar fazla bir delil yoktur. Toplu bir mezarda değil, 1785 Avusturya kanunlarına göre halka ait bir mezara gömülmüştür.
St. Marx mezarlığındaki orjinal mezarı kaybolsa da; anıtsal mezartaşları buraya ve Zentralfriedhof'a yerleştirilmiştir. 2005'de Avusturya'nın Inssbruk Üniversitesi ve Rockville, Maryland'deki DNA labaratorlularında; Avusturya Müzesi'ndeki Mozart'ın kafatasının o'na ait olup olmadığı araştırılmış ve bu ananesinin ve yeğeninin DNA'leriyle karşılaştırılmıştır. Test sonuçları yetersiz kalmıştır, ve DNA örneklerinin birbiriyle bir alakasını bulamamışardır.

1809'da Constanze Danimarkalı diplomat Georg Nikolaus von Nissen (d. 1761 – ö. 1826) ile evlenir. Yeni eşi de Mozart'ın büyük bir hayranıdır ve Mozart üzerine bir biyografi yazar. Ömrü süresince bunu bitiremese de, öldükten sonra, Constanze bitirmiş ve yayınlamıştır.
Dünya tarihinin belki de gelmiş geçmiş en büyük müzik dehasının sadece 35 yıllık bir ömür yaşaması ve bu ömüre 626 ölümsüz eser bırakması, kendisi belki de müzik dünyasının en büyük kazançlarından biri olsa da; kısa ömrü de müzik dünyasının en büyük kayıbıdır.

Eserleri, müzik tarzı, ve yenilikleri

Tarzı

Mozart'ın müziği, Haydn'ın ki gibi, klasik müziğin ilk örneklerindendir. Çalışmaları, o dönemin tarzını değiştirmiş ve barok tarzı ile de karışımını sağlamıştır. Mozart'ın kendine ait tarzı klasik müziğin tamamının gelişimine paraleldir. Çok yönlü bir bestekardı ve hemen hemen her türde müzik yazdı. Bunların arasında senfoni, opera, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kintet, ve piyano sonataları da vardı. Bu türlerin hiçbiri yeni değildi, ama piyano konçertosu Mozart'ın tek başına geliştirdiği ve popüler ettiği bir türdü. Ayrıca önemli sayıda dini müzik de yayımladı, bunların arasında ayin müzikleri de vardı, ve bir çok dans müziği de besteledi; divertimenti, serenadlar ve diğer hafif eğlencele türlerini.

Mozart ilk yıllarından beri müthiş bir kulağa sahipti. Duyduğu her müziği hafızasına bir daha çıkmayacak üzere yazabiliyordu. Gezilerinin de oldukça fazla olmasından dolayı, nadir bir tecrübe koleksiyonu edindi. Londra'da bir çocuk olarak J.C: Bach ile karşılaştı ve müziğini dinledi. Paris, Mannheim, ve Vİyana'da da buradaki bestekarlarla karşılaştı. Muhteşem Mannheim orkestrasıyla beraber çalıştı. İtalyan açılışlarını ve opera buffalarıyla karşılaştı. Bunların hepsi, gelişiminde önemli bir rol oynadı. Londra'da ve İtalya'da galant tarzı o dönemde oldukça popülerdi. Basit, hafif müzik, sesin yavaşlamasına bir tutku, vurgulara önem veren, hakim, ve ana notanın üstündeki dördüncü ve altındaki notayı çıkartarak, simetrik cümlelerle, ve açık bir mimari sundu. Bu tarzın etrafında gelişen klasik müzik, Barok'un komplike tarzına bir tepkiydi. Mozart'ın ilk çalışmaları, İtalyan açılışlarıydı. 3 hareketbirbiriyle buluşurdu. Diğerleri J.C. Bach'ın eserlerine oldukça benzerdi, ve başkaları da Viyana'daki eserlerin değişik bir şekilde vurgulanmasıydı. Mozart'ın en tanınan özelliklerinden biri de; belli bir düzenin uyuymuydu; ve sesin yavaşlamasına ana nota etrafında yöneliyordu. Ama Mozart, bunu değiştirerek, uyumu ses yavaşlamasının daha güçlü yarıya geçmesini sağlamıştı. Mozart'ın Phrygian anlayışı da bunu gösterir.

Mozart olgunlaştıkça, Barok müziğinden birtakım yeni özellikler daha adapte etmiştir. Örnek olarak; 29. Senfoni'nin La Majör (K. 201) 'ünde kontrpuana ait iki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınmasından meydana gelmiş tema kullanıyordu ilk hareketinde, ve düzensiz ifade uzunluklarını denemiştir. 1773'deki bazı kuartetleri fugal finalleri vardır, ve büyük ihtimal Haydn'dan esinlenmiştir. O da bunu opus 20 setinde kullanmıştır. Fırtına ve stresin Alman literatüründeki etkisi, Romantizme doğru yönelirken; müzikde de bestekarları da etkilemiştir.
Mozart'ın çalışma hayatında odağı enstrümental müzikten operalar gitmiş gelmiştir. Avrupa'da o anda bulunan iki tarzda da operalar yazmıştır. Figaro'nun Düğünü, Don Giovanni, ya da Cosi fan tutte (Bütün kadınlar böyle yapar) opera buffa tarzında iken; Idomeneo, Singspiel ve Sihirli Flüt de opera seria tarzındadır. Daha sonraki operalarında da, enstrümanların, orkestranın, ton renginin psikolojik ve duygusal hisleri ve dramatik geçişleri ifade edebilmek için yeni yöntemler geliştirmiştir. Senfonilerinde çözülemeyecek seviyede komplike bir şekilde orkestrasını kullanması, orkestranın psikolojik etkilerini geliştirmiş ve daha sonra da opera olmayan eserlerinde de görülmüştür.

Etkisi

Mozart'ın jenerasyonlar boyunca, tüm müzik türlerinin bestekarlar üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Lakin, Mozart'dan sonraki tüm önemli bestekarlar Mozart'ın büyüklüğünden bahsetmiştir. Rossini hakkında "O bir dahi kadar bilgili, ve bilgi kadar dahi olan tek müzisyendi" demiştir. Ludwig van Beethoven'in Mozart hayranlığı da açıktır. Beethoven Mozart'ı bir çok kez kendisine örnek olarak almıştır. Örnek olarak; Beethoven'in Sol majör 4. Piyano Konçertosu Mozart'ın Do Majör Piyano Konçerto'suna (K.503) bir göstergedir. Beethoven'in apartmanında öğrencilerinden birine, Mozart'ın Do majör kuartet'ini (K.464) gösterip "Ah, ne eser. Bu Mozart'ın "işte benim yapabileceğim bu, dinleyebilecek kulakların olsaydı!" demesidir" demiştir. Beethoven'in daha bir çok eseri Mozart'ın eserlerine benzemekte ve çağrıştırmaktadır. Bunlara Beethoven'in Do minör 3. Piyano Konçertosu ile Mozart'ın Do mnör 24. Piyano Konçerto'su da dahildir. İkisi de Haydn öğrencisi olup, buluştuğuna inanılır ve Mozart da Beethoven hakkında "Dünya'ya hakkında bahsedilecek bir şey bırakacak" dediği söylenmektedir. Tchaikovsky Mozartiana'yı Mozart'ı övmek için yazmıştır. Max Reger'in 1914'de yazdığı Mozart Tema'sı da en tanınmış eserlerinden biridir.

Buna ek olarak Mozart; Frédéric Chopin, Franz Schubert, Peter Ilich Tchaikovsky, Robert Schumann, ve bir çok bestekar tarafından en iyi olarak gösterilmiştir.Hatta Fredeic Chopin, cenazesinde kendi yazdığı cenaze müziğini değil mozart'ın requıemi'nin çalınmasını istemiştir.
Mozart popüler müzik için de bir ilham kaynağı olarak kalmıştır. Jazz'dan, Rock'a, hatta Heavy Metal'e kadar. Jazz piyanisti Chick Corea, Mozart'ın piyano konçertolarını çalarken kendisini konçertolar yazmaya esinlenmiştir.

Köchel Dizini

Mozart öldükten sonra, bir çok defa eserlerinin dizilimini için bir çok defa uğraşılmıştır. Ancak, bunu 12 yıllık bir uğraşı sonunda; 1862'de Ludwig von Köchel başarır. Mozart'ın halen eserleri Köchel'in katalog numaralarına göre sıralandırılmıştır. Bu sebeple; örnek olarak La majör 23. Piyano Konçertosu demek yerine, basitçe "K. 488" ya da "KV. 488" diye yazılır. Buradaki KV'nin açılımı Köchel Verzeichnis (Köchel Dizini)'dir. Bu katalog 6 kez revizyona gitmiş, Mozart'ın eserleri de K.1 den K.626'ya kadar numaralandırılmıştır.

Söylenceler ve uyuşmazlıklar

Mozart bestekarlar arasında doğal olmayan bir efsane yumağıyla karşılaştı. Bir bakıma çünkü ilk biyografisini yazanlar O'nu şahsen tanıyorlardı. Bir ürün sunabilmek için hayali öğeler eklemek zorunda kalıyorlardı. Bu söylenceler, Mozart öldükten sonra başladı, ama pek azı belli kanıtlar etrafındaydı. Bunlardan biri de Mozart'ın Requiem'ini kendi ölümünü düşünerek yazması üzerineydi. Hayali sözleri, gerçek olaylardan ayırmak Mozart araştırmacılarının devam eden bir görevi haline gelmiştir, lakin efsaneleri gerçek olaylardan ayırmak gerekir. Dramatistler ve senaristler, araştırmacıların sorumluluklarından özgür olarak; bu efsaeneleri oldukça iyi birer öğe olarak kullandılar.

Oldukça popüler olan bir nokta da; Mozart ve Antonio Salieri arasındaki rekabetdi. Bazı versiyonlarda, Salieri'nin verdiği bir zehir sayesinde ölen Mozart; Aleksandr Puskin'in Mozart ve Salieri isimli oyununa, Nicolai Rimsky-Korsakov'un Mozart ve Salieri isimli operasına, ve Peter Shaffer'in Amadeus isimli oyununa konu olmuştur. Amadeus ayrıca bir film olarak da çekilmiştir. Shaffer'in oyunundaki Mozart görüntüsü oldukça tepki almıştır, ve bir çok kişi haksız bir şekilde Mozart'ın kişliliğinin abartıldığını hissetmiştir ama elbette Mozart'ın deli dolu bir kişiliği olduğu doğrudur. Örnek olarak; Mozart kanonlarını "Leck mich im Arsch" (Kıçımı yala) ve "Leck mich im Arsch recht fein schön sauber" (Kıçımı iyi ve temizce yala) parti müziği olarak dostlarına bestelemiştir. Bu eserlerinin Köchel numaraları 231 ve 233'dür.
Başka bir tartışma konusu da; Mozart'ın çocukluktan ölümüne kadar insan üstü dehasıdır. Bazıları ilk eserlerini basit ve unutulabilir bulurken, diğerleri Mozart'ın 5 yaşında yazdığı esere bile hayranlık duyarlar. Her halukarda, ilk bestelerinin bir bölümü hala oldukça popülerdir. K. 165 örnek olarak, Mozart tarafından 17 yaşındayken bestelenmiştir ve en tanınan eserlerden biridir. Başka bir söyleyiş de, henüz 5 ya da 6 yaşındayken, gözleri kapalı olarak ellerini çapraz bir şekilde tutup piyanoyu çalabildiğidir
Benjamin Simkin, Mozart üzerine yazdığı bir kitapta Mozart'ın Tourette sendromu yaşadığını öngörmüştür. Ancak, hiç bir Tourette sendrom uzmanı, organizasyonu, veyahutta psikiatrin Mozart'ın böle bir sendroma sahip olduğunu söylememiştir, ve bir çoğu da yeteri kadar delilin olmadığını vurgular.

Kaynak: wikipedia
tutunamayanlarJuly 6, 2013, 4:29
[1]
Çevrimiçi Üyeler
Üye Ziyaretçi