CHOPIN
06/07/13 | YORUM SAYISI 0 | GÖRÜNTÜLENME 2960 |    Ters Dizgi


*Fryderyk Franciszek Chopin (1 Mart 1810, Zelazowa-Wola - 18 Ekim 1849, Paris), romantik dönemin Polonyalı piyanist ve bestecisi. Bazı kaynaklarda doğum günü 5 Mart olarak gösterilir.

Babası Fransız, annesi Polonyalı olup ömrünün büyük kısmını şöhretini kazandığı Paris'te geçirmesine ve klasik müzik literatüründe Fransız ismiyle anılmasına rağmen gönlü her zaman o dönem Rus işgali altındaki vatanı Polonya'da olmuştur. Bu durumu ile Chopin devrinin önemli karakterlerindendir. Milli sınırların üzerinde bir müzisyendi denebilir. Zaten 19.yyda ortaya çıkan yeni tip bir sanatkarın veya dahi virtüozların hali milli bir sanatkar olmaktan çok evrensel bir sanatkar olmaktır.

Chopin, tam anlamıyla romantik bir sanatkar, fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir şahsiyetti. Besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. Pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya vurmuştur. Piyanodan kendini gösteren yeni tınlama imkânları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı tınıları bile keşfetmiştir. Bununla birlikte armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların ortaya konuşunda beliren ritimlerin özel bir serbestlikle düzenlenişi ve sonunda lirik şiire has bir tattan gelişerek yükselen ifade yeteneği gibi nitelikleriyle,

Chopin’in Fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.

Ne kadar uzakta yaşasa da derin bir hisle vatanına daima bağlı kalmıştır. Kendisinden önce konser salonlarında görülen mazurka ve polonezleri folklör statüsünden çıkarıp sanat seviyesine yükselten odur.

Eugène Delacroix'ın fırçasından Frédéric-François Chopin, 1838.

Gerçekte, yeteneği küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu müzisyen de çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. Beethoven’in öldüğü sene Joseph Elsner’in öğrencisi olarak Varşova’da genel dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. Viyana’da kaldıktan sonra Temmuz Devrimi sırasında Paris’e geldi. Orada piyanist olarak ünlendi ve adı Avrupa'nın her tarafına yayıldı. Besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. 1837-1847 arasında Fransız yazar George Sand (Barones Dudevant) ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşadı. Ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan bedeni 1849'da tüberküloza yenik düştü. Cenazesinde kendi bestelediği Marche Funébre-Cenaze Marşının (2.Piyano Sonatı-3.Bölüm) değil Mozart'ın Requiem'inin çalınmasını istedi. Paris'te Pére-Lachaise mezarlığında gömülüdür.


Paris'te Pére-Lachaise Mezarlığında Chopin'in mezarı
Sanatçının kalbi ise Varşova'da bir kilisede bulunmaktadır.
Chopin’in yeni bir fikri aristokrasisinin temsilcisi olarak gören Schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle alenen selamlıyordu: “Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor. Şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu ünvana layık olabilirsin. Chopin de böyle şiirler yazmıştır”.

Impromptu (1991) isimli film kendisi ile George Sand'in tanışmasını konu almaktadır. Filmde Chopin'i BAFTA ve Altın Küre ödüllü aktör Hugh Grant canlandırmıştır. Filmde Judy Davis (George Sand) ve Emma Thompson da rol almıştır.

Kaynak: wikipedia**

tutunamayanlarJuly 6, 2013, 6:59
[1]
Çevrimiçi Üyeler
Üye Ziyaretçi