YASMIN LEVY
07/07/13 | YORUM SAYISI 0 | GÖRÜNTÜLENME 3840 |    Ters Dizgi


HABER: ESRA ALTUNHAN

Yasmin Levy

Güneş ağır ağır uyanıyor. Seyyar arabaların metallerine, sağ bacağının üzerine uyuklamış sokak köpeklerinin kırışık gözlerine değe değe. Peynir, dokununca dağılıyor tabakta. Bir kâğıt buruşturulup atılıyor, iiki ekmek alınıyor bakkaldan, gölgelere kaçıyor yaşlılar. Hayatın ciddiyetine su katıyor gülen adamlar. İki eliyle, çenesinin altında düğümlediği örtüsünü kontrol ediyor temizlikçi kadınlar. Racona ters bir koku yayıyor yapay sarışın kadınlar, müstakil mahallelerden geçerken. Belediye otobüslerinde ayakta kalınıyor. Karşılaşınca takılıyor bakışlar, müzmin kalp ağrılarım artıyor… Yazgımın oyun dışı savaşlarından kendine pay arayan nesnenin ganimet topladığı çetin geçen bir kış sonrasında rastlıyorum “ağlayan kadının” sesine; usulca içimde bir yer birikiyor…

Yasmin levy,23 Aralık 1975’ de Kudüs ün Baaka bölgesinde bir Yahudi olarak doğup büyüyor ve hala burada yaşıyor. Babasını iki yaşındayken kaybediyor( babalarını erken kaybetmiş çocukların yüzlerine ve seslerine yansıyan keder işaretine parantez açmadan geçmeyelim).Babası, İzmir’de Sefarad topluluğunun içersinde dünyaya gelmiş. Sinagog’ta Ayini yöneten, “kantor “(Kilise için özel yetiştirilen şarkıcılar.) adi verilen mesleğe sahip olan babası, yaşamı boyunca kendi kültürüne ait müzikleri biriktirmiş. Bir müzisyen için müzikle emek ve gönül bağı olan ebeveynlere sahip olmak demek, bir sıfır önde başlamak demek, çalışmalarının besleneceği önemli kaynaklara, kanallara(repertuar)sahip olmak demek.

Annesinin İspanya’daki bir arkadaşı ondaki şarkı söyleme isteğini keşfetmiş. Yıllar sonra kendisiyle bir kavşakta karşılaşan insanın yaşadığı “geç kalınmışlık” tedirginliğine yenik düşmeden dilini sesine bulamış. Önce Flâmenko (İspanya nın güneyinde Andalucia belgesinde yaşayan halkın Arap, Amerikan ve İspanya müziklerinden esinlenerek yaptığı özgün müziktir. Flâmenko müziğin üç parçası vardır; gitar, şarkı ve dans.)sanatçılarını örnek almak istemiş.”Ancak başka bir görevin beni beklediğini hissettim. Sefarad kültürü on yıl önce henüz küçük bir çevrede yaşanıyordu. Kudüs’te bir konserde Sefarad şarkıları dinlemeye gidildiğinde hep aynı yaşlı insanlarla karşılaşılıyordu. O zaman anladım ki,15 yıla kalmadan Ladino dili unutulmuş olacak ve artık hiç kimse bu şarkıları d inlemeyecek.”



Sefarad müziği:

“ 1942 yılında başlayan 1500 lerin ortasına kadar süren bir süreç içersinde, engizisyon zulmünden kaçarak İtalya (Livorno) ve Hollanda ‘da (Amsterdam)kısa konaklamalardan sonra Osmanlı İmparatorluğu nun o günkü sınırları içerisinde bulunan, Tunus, Cezayir, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan, İstanbul, İzmir ve Bursa ya yerleştirilen İspanyol Yahudileri, kendi dillerini, müziklerini de birlikte getirdiler. Özellikle sarayların ve asaletin konu edildiği romanslar, halk şarkıları olan “kantikaslar” yerleştikleri bölgelerin müzikleri ve ritimleri ile etkileşerek, bugünkü Sefarad müziğini oluşturdular. Bugün artık sefarad müziğinin orijinal melodilerinin ve ritimlerinin ne kadarının muhafaza edildiğini anlamak mümkün değildir. Yerel müzikler, orijinallerini öylesine etkilemiştir ki, bir şarkının eskiliğini, yeniliğini ya da romans ve kantika olduğunu, ancak günümüze kalmış sözlerinden anlıyoruz. Sefarad müziği, 500 yıl içerisinde sadece İspanya dan dan getirilenle yetinmemiş bu arada kendi şarkılarını da üretmiştir. Hatta bazen işin kolayına kaçarak dönem dönem çok popüler olan müzik parçalarının melodilerinin üzerine, Judeo—Espanyol dilinde sözler yazarak Sefaradlaştırılmışlardır. Bugün 3 bin parçayı aşkın bir repertuarın bulunduğunu belirten araştırmacılar, parçaların önemli bir kesiminin, bu ödünç eserler olduğunu söylemektedirler. Sefarad dini müziğinde gelenek, babadan oğla, din dışı müzik ise, anadan kıza geçerek zamanımıza ulaşmıştır. Bu nedenle din dışı müziklerin kaynak kişileri, genellikle kadındır. Kadınlar şarkıları nesilden nesile aktararak, günümüze kalmasını sağlamıştır. Sefarad müziği üzerine ilk araştırmalar ancak “50’ li yıllarda İzak Levi ile başlamıştır. Levi, bu müziğe ait 100 ü aşkın parçayı, kaynak kişilerden dinleyerek notaya almış ve beş ciltlik bir kitapta toplamıştır. Bu parçalardan “kantikalar” günlük yaşamdan, aşktan, ölümden kıskançlıktan, ayrılıkta bahsederken,”romanslar” da bir zamanlar, saray yaşamının asilzadeleri ile ilgili romantik hikâyelerini anlatır.”

Ladino dili: Ladino ya da Judeo—Espanyol, Hint Avrupa dil grubuna bağlı Latin kökenli dillerden olan İspanyolca nın Museviler tarafından konuşulan bir lehçesidir.15. yy İspanyolcasını temel alan ancak içinde İbranice, Türkçe, Fransızca, Yunanca, Arapça ve Portekizce kelimelerde barındıran Latin kökenli bir Hint Avrupa dili.

Yasmin levy nin yaptığı müzik türü için, her tınıyı belli bir kategoriye sokma çabasında olan uzmanlar hatırına şöyle diyebiliriz; İsrail Flâmenko/ Judeo—Espaniol..”Sephardic music” diye bilinen ;İspanyol Yahudilerinin (sefarad) müziği…ladino müzik; Romanslar baladlar ve kantigolar denilen türlerin alt türünden oluşuyor.

Levy ’nin piyasaya çıkmış üç albümü var; Romance, yasmin,2004,La Juderia,2005,Mano Suave,2007.

Yasmin levy, dinleyenin uzun süre etkisinden kurtulamayacağı bir ses..”ne yaptılar sana böyle!” dedirten bir feryat…

HABER: ESRA ALTUNHAN
tutunamayanlarSeptember 30, 2015, 11:02
[1]
Çevrimiçi Üyeler
Üye Ziyaretçi