FULL METAL JACKET
11/07/13 | YORUM SAYISI 0 | GÖRÜNTÜLENME 3195 |    Ters Dizgi
Goodbye my sweetheart
Hello Vietnam!


Deniz, kumsal, güneş en bronz etkisiyle tepede…
Full Metal Jacket’in seyrinin ilk dakikalarında kulağımıza tüneyen Johnny Wright şarkısının melodisi bu minvalde bir manzara oluşturur dimağımızda -şayet görüntüye kulak asmaz isek-. Ama biber kisvesindeki acı mı acı gerçek sahnemizde bir grup toy askerin kökünden kazınan saçları vardır. “Home sweet home” istikametindeki cicili bicili hayatlarını mazinin derûnuna paketleyip kalplerinin ücra köşesine kaldırmakla –yükümlüdür- bu taze asker sürüsü. Zira artık ‘vatan – millet’ bir demokrasi sevkıyatçılığı vardır boyunlarının borcu, lakin gayet şuursuzca.

Otomatik Portakal, Cinnet, 2001: Space Odyssey gibi filmlerin dahi yönetmeni mükemmeliyetçi Stanley Kubrick’in Amerikan ordu sistemi ve savaş felsefesine karşı bir nevî lisan-ı hal ile eleştirisidir Full Metal Jacket. İki ana bölüm altına indirgenebilecek filmin ilk teması taze askerlerin savaşa hazır fedailere dönüştürülme aşamasıdır bir bakıma. Bizzat emekli askerler arasından seçilmiş olan eğitim çavuşu Hartman’ın akıllara ziyan sindirme, aşağılama, şiddet, küfür ve ceza tandanslı muamelesine muhatap askerler, ne olduklarını değil ne olmadıklarını öğrenerek başlarlar sıkı eğitimlerine. Misal; insan bile değillerdir, eşref-i mahlukât üstünlüğü bir yana alelade bir yaratık bile değillerdir. Fakat bu hiçlik Hartman’ın manidar cümlesinde anlam kazanır: ‘Benden ne kadar nefret ederseniz, o kadar öğrenirsiniz.’

Askerler arasında saflığı, iri kıyım cüssesi ve yüzünden bir türlü sıyırıp atamadığı sırıtmasıyla en belirgin karakter Leonard Lawrence (Pyle)’dır. Eğitim çavuşunun hakaretleri, tecriti ve despotik hareketlerinin de en etkili olduğu bünyedir Pyle. Yetersizlikleri, saflığı ve nöronlarındaki iletim zafiyetlerinden ötürü Amerikan ordusunun kudretli haşmetine(!) yaraşır kalifiye bir eleman da değildir. Bu kadar noksan sıfatlar zayıf bir psikolojiyle reaksiyon verirse tabi ki ardından kan dökülür, ebedî istirahatgâha ivedi göçler olur. Hasılı şudur ki; Hartman’ın kırk defayı süratle geçen ‘İnsan değilsiniz!’ sözü Pyle’da vücut bulur, en nihayetinde Pyle önce eğitim çavuşu Hartman’ı daha sonra da kendisini birikmiş cinneti akabinde öldürür ama sonuç pisi pisine ölümden öteye gitmez; çarklar yine eski istikametinde yoluna devam eder.



“These Boots Are Made For Walking”

İkinci bölümde ise bize fonda eşlik eden Nancy Sinatra ile Vietnam serüveni başlar. Burada esas oğlan ordu gazetesine muhabir olarak atanan Joker olur ve ordunun hamasetine şâyan hasır altı haberlerin karargâhına taze haberler yetiştirir. Bu aşamada askerlerin neden bu savaş dahiline Vietnam’da bulunduklarını idrak etmedeki dirayetsizliği, çekik gözlü kızılları neden öldürdükleri ve bu katliama neden alet oldukları yansıtılır ekrana. Ciddi bir kimlik bunalımında ikilem yaşama durumu, en belirgin Joker’in miğferindeki “Born to Kill” ve yakasındaki barış ambleminde belli eder kendini. Bu ikilemin gayet net açıklaması şudur Joker’in dilinden: ‘-İnsan ruhundaki ikilik!’. Yani Ying ve Yang…

Vietnam’ın özgürlüğünü finanse etme uğruna kendini paralamış güdümlü asker sürüsü ya da almış başını yürümüş nam-ı diğer ile ‘makine askerler’, militarizmin meczup kölesi olmaktan kurtulamazlar. Zira bunun bir özgürlük davası değil bir katliam olduğunun da gayet bilincindedirler. Bir askerin Başkan Johnson’dan alıntıladığı: ‘Asyalı gençlerin kendi başlarına yapmaları gereken bir iş için Amerikan gençlerini dünyanın bir ucuna göndermem.’ lafzı gibi olayın aslı gayet açıktır. Demokrasi dünyanın bir ucuna asker vasıtasıyla götürülecek bir mefhum olmasa gerektir. Ana tema ya da filmin omurgasını oluşturan bu cümledir.

Full Metal Jacket bu kalıpta yarı ibret yarı hayret içeriğinde seyirciyi haddince tatmin eden bir film olarak Kubrick’in dehasından süzülen inciler arasına girmiştir.

NURHAN ÇAĞLAR

İYİ SEYİRLER

-1-


-2-


-3-


-4-


-5-
tutunamayanlarJuly 11, 2013, 2:57
[1]
Çevrimiçi Üyeler
Üye Ziyaretçi