Yaşadıkları her bölgede farklı bir isimle adlandırılsalar da, bizdeki isimleri "Çingene" ile aşina olduğumuz bir topluluk vardır yeryüzünde. Aşinalığımızın altında çok fazla iyimser bir zemin yoktur bu güruha karşı. Çünkü beğenmediğimiz, yeri yurdu ve hatta kökü belirsiz saydığımız, her türlü zilletten mesul olduğuna çok küçük yaşlardan beri kâni olduğumuz, insan gayretinden öte bir rahatlık ve boşvermişlikleri olan Çingeneler için haşmetli tarihi, intizam mükemmeli hayat ve eşrefli fıtrat ile biz doğuştan pîrüpak insanların iyimserlik içinde olması gayet yersiz olur.
Bir zamanlar vatanları olan Hindistan topraklarını neden terk ettikleri hususunda kesin bilgiler varolmayan, 11. yüzyılda Anadolu ve İran üzerinden Avrupa'ya yayıldığı güçlü bir kabul gören Çingenelere karşı uygulanan ırkçılık evrensel bir boyut taşır kuşkusuz ama Tony Gatlif Çingenelerin hayatını Romanya'dan, Avrupa topraklarından bir bakışla, yavan bir düşselliğe kapılmayarak, daha gerçek ve daha acı bir şekilde sunar Gadjo Dilo ile bizlere.
Kendisi de Cezayir Çingenesi olan Gatlif'in "Gatlif Üçlemesi" olarak da adlandırılan serisinin son filmidir Gadjo Dilo. Diğer filmler Les Princes (1982), Latcho Drom (1993)dan çok Gadjo Dilo benimsenmiş ve beğenilmiştir. "Her ruhta çingenelik vardır" diyerek, ya çok güzelleme ile Kustrica dilinden cennet yapılan yada her kötü eylemin merkezi sayılan çingene hayatının aslında ekstrem olmayıp gayet sıradan bir insan olma durumu olduğunu söylemiştir Gatlif, bu samimi filmi ile.
Stephane (Romain Duris), ölüm döşeğinde babasının dilinden dökülen şarkının sahibi çingene şarkıcı Nora Luca'yı bulmak için Fransa'dan kalkıp Romanya yollarına düşer. Romanya'nın bir köyünde ve gecenin bir vakti, oğlunun haksız yere hapiste yattığını söyleyen, zil zurna sarhoş "Biz çingeneler için adalet yoktur" diye haykıran çingene baba İzidor'la (İzidor Serban) karşılaşır. Çingene olmayan yabancılara verdikleri isimdir Gadjo ve yabancıların aralarına katılmalarına hiç razı değillerdir.
Fakat İzidor tek kelimesini bile anlamadığı bu adamı aleme "Fransız Dostum" diye tanıtarak büyüklenir. Stephane ise bu köyde, kocasının Belçika'ya giderek yüzüstü bıraktığı çingene güzeli Sabina'ya vurulur, böylece Nora Luca'yı arama serüvenine bir de Sabina sevdası eklenir. Başlangıçta varlığını tehdit olarak gördükleri Gadjo ile köy halkı zamanla kaynaşır, eğlenceyi de acıyı da beraber yaşamaya başlar.
Gadjo Dilo, Avrupa'nın ortasından gelip yabancısı olduğu bir kültürü herşeyiyle anlamaya başlayan bir yolcunun hikayesidir. Yolcu ve Gadjo Stephane için bu samimi, doğal, sadece günü kotarmak için yaşayan topluluk hayatı sorgulamaya hizmet eden bir araca dönüşür ve biz de en başından itibaren kulaklarımıza çalınan çingene müzikleri ile mest olur, daha sonra tekrar tekrar dinleyerek içimizden bir yerin sızladığını fark ederiz. Belki de aynılığımızdandır bu sızlama; insan olma kaderimizdendir..
NURHAN ÇAĞLAR
İYİ SEYİRLER